Erken çocukluk döneminde, çocuk çoğu şeyi rol model alarak, çevresini dikkatlice inceleyerek öğrenmektedir. Bu dönemde olaylara karşı hangi tutumları sergileyeceğinin ne gibi tepkiler vereceğini öğrenmenin yanı sıra duyguları da aslında bir nevi öğrenmektedir. Sosyal çevresini inceleyen çocuğun bu süreçte kaygı duygusu, kaygı düzeyi de çerçevelenmeye başlar. Sosyal bir çevrenin içinde olan çocuğun bu duygusu çevresindeki insanların tepkilerine göre şekil alır.
Kaygıyı kısaca tanımlamamız gerekirse eğer; kaygı, bir tehlike ihtimalinde yaşanan bir duygudur. Kişinin tehlikeli bir durum olma ihtimaline karşı geçtiği alarm durumudur.
Yetişkinlerde yaşanılan kaygı bozukluğu, çocuklarda da zaman zaman karşımıza çıkmaktadır. Çocuklarda karşılaşılan kaygı bozukluğunu incelememiz gerekirse, çoğunlukla şu belirtilerle kendini göstermektedir:
• Ayrılık kaygısı
• Yaygın kaygı
• Sosyal kaygı
• Özgül fobi şeklinde görülmektedir.
Ayrılık Kaygısı
Çocukta anneye ya da kendisine bakım veren kişiye karşı duyduğu yoğun ayrılık kaygısıdır. Bu da davranışlarda anneye karşı aşırı yapışık bir izlenim yaratmaktadır. Sıklıkla görülen bir kaygı bozukluğu çeşididir. Anaokulu ya da ilkokul dönemlerinde bu durum ebeveynleri zorlamaya başlar. Aileden hiç ayrılmamış çocuk için okul bir kaygı sebebidir. Bu sebeple de genel olarak samsun psikolog, samsun psikolojik danışman desteğine okul dönemlerinde daha sıklıkla başvurulur.
Yaygın Kaygı Bozukluğu
Yaygın kaygı bozukluğunda çocuk, ayrılık kaygısındaki gibi spesifik bir konuda değil daha genel bir alanda kaygı duygusunu yaşamaktadır. Yaşadığı ya da duyduğu her problem, olumsuzluk çocuk için bir kaygı sebebidir. Karakteristik özelliği genel olarak ebeveynlerinin başına kötü bir felaket geleceği yönünde olabilmektedir. Kaygı aşırı yaşandığı durumlarda kişiyi işlevsizleştiren bir duygudur. Problem giderilmediği noktada, çocuk sosyal çevresi ailesi, okul yaşantısı bakımından zorluklar yaşayabilmektedir. Diğer yandan yaygın kaygı bozukluğu yaşayan çocuklar yaşına göre olgun, mükemmeliyetçi olarak tabir edilebilirler.
Sosyal Kaygı
Yetişkinlerde olduğu gibi çocuklarda da sosyal kaygı kendi sosyal çevresi ile zor iletişim kurmak şeklinde ortaya çıkmaktadır. İletişim kuramamanın ötesinde bu durum çocuk için bir kaygı sebebidir. Çocuklarda karakteristik olarak içe kapanıklık, sosyal ortamlardan kaçınma, kendini ifade etmede güçlük şeklinde kendini göstermektedir. Sosyal kaygı da giderilmediği durumlarda diğer türlerde olduğu gibi çocuğun ilerlemesine engel olan işlevsizleştiren bir durumdur. Sosyal kaygı bozukluğu yaşayan çocuklarda asıl performansını var olan potansiyelini yaşadığı kaygı sebebiyle açığa çıkaramama durumu gözlemlenmektedir. Bildiği sorulara parmak kaldıramama, okul faaliyetlerine katılmama, ya da sınıfta sunum yapmaktan aşırı kaygı duyma gibi durumlar yaşamaktalardır. Bu durum da akademik performans açısından olumsuz bir etki yaratmaktadır. Bu sebeple sizde çocuğunuzda bu gibi davranışlar gözlemlediğinizde Samsun psikolog – Samsun psikolojik danışmalardan profesyonel destek almak için başvurabilirsiniz.
Özgül Fobiler
Fobiler herhangi bir özel nesneye- objeye karşı duyulan yoğun kaygıdır. Genel olarak gök gürültüsüne, herhangi bir hayvana, suya ya da yüksekliğe karşı fobi oluşabilir.
Kaygı Bozukluğunda Psikoterapi Çalışmaları
Çocuklarda kaygı bozukluğunda genel olarak bilişsel davranışçı terapiler ve oyun terapisi kullanılmaktadır. Psikoterapi süreci kaygının şiddetine ve çocuğun yaşına bağlı olarak seçilebilmektedir. Maruz bırakma, psikoeğitim çalışmaları sosyal beceri eğitimleri gibi çalışmalar yapılmaktadır. Çocukla bire bir çalışmanın yanı sıra ebeveynlerin sürece katılımı ve tutum – davranış eğitiminden geçmeleri önem taşımaktadır.
Anne Babalar Nasıl Davranmalı?
Ebeveynlerin ilk olarak kaygı konusunda kendi farkındalıklarına erişmeleri gerekmektedir. Çocuklar erken yaşam dönemlerinde ebeveynlerinin düşünceleri, duyguları ve davranışları özdeşim kurarlar. Diğer bir deyişle ebeveynlerini model alırlar. Ebeveynin kendini güvende hissetmemesinden çocukta etkilenir ve yaşadığı dünyanın güvensiz ve tehlikelerle dolu olduğunu düşünür ve bu yönde inançlar geliştirir.
Aşırı korucu kollayıcı rollere dikkat edilmesi gerekmektedir. Ortada tehlike arz etmeyen bir durumda da eğer aşırı kaygılı isek ve kollayıcı bir rolde isek çocuk kendi bağımsızlığına erişemez. Özgürce hareket edemez.
Çevreyi izleyerek, ebeveynlerini taklit ederek öğrenen çocuğun, erken çocukluk dönemlerinde çevreye kaygılı tutum geliştirmesi, onu bir çok beceri alanında işlevselsizleştirebilir.
Ebeveynler kaygıları üzerinde kontrol sahibi iseler eğer çocuklar çevreye karşı daha güvenli olurlar ve keşfetmeye ve öğrenmeye daha açık olurlar.
Kaygı problemi yaşayan bir çocuğunuz varsa eğer, onunla konuşabilir ve duygularını ifade etmesine yardımcı olabilirsiniz konuda uzman desteği alabilirsiniz.
Kaygılarını küçümsemeyin. Kaygılarını küçümsemeniz sadece anlaşılmadığı hissini uyandır. Kaygılarını ortadan kaldırmaz. Onu anlamaya çalışın.
Aşırı ilgili davranmak kaygı durumlarının çoğalmasına da sebep olabilir. Kaygıya karşı cesur olduğu ufak davranışları ödüllendirmek onun için daha motive edici olabilir.
Samsun Kaygı Bozukluğunda Hangi Durumlarda Profesyonel Destek Alınmalı ?
Çocukta günlük yaşam becerilerinde işlevsizlik oluşturuyorsa. Okul hayatında, sosyal yaşamında çeşitli zorlanmalara sebep oluyorsa (Samsun Psikolog, Çocuk Psikiyatri Uzmanı, Psikolojik Danışman) gibi ruh sağlığı profesyonellerinden destek alabilirsiniz.
Zamanında destek alınmayan, ertelenen kaygılar sonrasında daha karmaşık problemlere sebep olabilmektedir. Sizde çocuğunuzda kaygı bozukluğu olduğunu düşünüyorsanız ertelemeden bir uzmana başvurarak süreç hakkında bilgi alabilirsiniz.
İrem KAYIR
Uzman Psikolojik Danışman